Ruhun fiziksel bedenden parçalayarak dolaşması, gözlemlemesi ya da zamanın ötesine geçmesine astral seyahat sınıyor. Astral seyahate çıkanlar, bilinçlerinin fiziksel formlarından çıkmasının ve şahsın ruhunun tekerrür bedenine geri dönme sürecinin son derece farkındadır.
Oldukça daha önceki u inanışa ait muhtelif deliller vardır. En daha önceki delillerden birisi de Antik Mısır’da 5.000 ila 3.000 sene evvel ortaya çıkmıştır. Mısırlı rahipler astral bedenin varlığına inanarak buna Kha ismini verdiler ve birçok tapınak ve yapının kaya duvarlarına kitabeler ve çizimler bıraktılar, ruhun fiziksel bedenden kopuşuna resimlediler.
Antik Yunan’da ise Eleus Tapınağı’nda , Plato, Clazomene, Herodotus gibi feylesofların yazılarında ve tarihçi Plutarch of Queroneia’nın bazı belgelerinde astral seyahat ile alakalı balakalara tesadüfüyoruz.
- ve 19. asırlarda, astral seyahati yaygınlaştırmak için ilk çalışmaları yapan üç büyük lider vardı: İsveçli feylesof Emmanuel Swedenborg, Fransız yazar ve romancı Honore de Balzac ve Fransız yazar Allan Kardec. Yaptıkları çalışmalarla akla gelen diğer adlar ise Tyana Apollonius, Padua Antonio, Padre Pío ve Sai Baba.
Astral seyahat; kültür, eğitim, finansal gidişat, din, inanç, cinsiyet veya yaştan bağımsız olarak bireylerin tecrübelediği bir vaziyettir. Bugün bu fenomeni incelemeyen bilim dalı Projectiology’dir. Rastgele bir birey kapasitesini, algılarını ve kendini hakimiyet etmeyi geliştirerek, astral seyahat edebilir. Günümüzde yapılan anketler, insanların yüzde 8 ila 20’sinin hayatlarının bir noktasında beden dışı bir tecrübe yaşadıklarını paylaştıklarını ortaya koymuştur.
Bu derin tecrübedeki mesele ise, şahsın ruhunun bedenini “bırakması” ya da “girmesi”ni bilimsel olarak ölçmenin hiçbir yolunun olmamasıdır. Bilinçliliğin beynin dışında var olabileceğine dair bilimsel bir ispat olmadığı için, astral seyahat bilim insanları tarafından yalanlanır. Her ne kadar astral seyahat uygulayıcıları tecrübelerinin asıl olduğu mevzusunda ısrar etseler de, ispatların hepsinin bir not olduğunu söylemekte fayda var.
Geçtiğimiz günlerde, bilimsel olarak açıklanamadığı için gizemini gözeten beden dışı tecrübeler ile alakalı ilk kere patolojik olmayan, kendiliğindene ortaya çıkmış, beden dışı bir tecrübenin bilimsel incelemeyi yapıldı.
Astral Seyahat Nedir?
Beyin etkinliklerini kan akışıyla gösteren fMRI teknolojisini kullanan Ottawa Üniversitesi’ndeki analistler, istediği zaman beden dışı tecrübeler yaşayabildiğini iddia eden bir kadının beynini detaylı olarak araştırdılar. Çalışma üzerine kaydolunanlar şöyle:
“Kadın, havada asılı kalıp kendisini çevirdiğini ve yuvarladığını görebiliyordu. Arada bir kendisini yukarıyadan izlediğini bildirdi. Fakat bununla birlikte kendi bedeninin gerçeğinde hareketsiz bir durumda olduğunun da bilincindeydi.”
Kulağa delice ve ihtimalsiz geliyor öyle değil mi? Fakat tahlilcilere göre tecrübeyi sırasında kadının beyninde, söylediklerini destekleyebilecek bazı metamorfozlar gerçekten de yaşanmış:
“fMRI taramalarına göre, görsel alandan mesul beyin çeperinde çok büyük oranda deaktivasyon kollanırken; sol taraftaki kinestetik görüntü kısmında aktivasyon görüldü. Bu vaziyette, birey bedeni hareketsizken, zekâsında beden hareketlerini tasvir edebiliyor. Beynin bu parçası dünyayla bağlantımızı olası kılıyor ve bedenimize aralıksız olarak dünyayla olan ilişkimizin nasıl olduğunu sezdiriyor.”
Başka bir deyişle, beyin taramaları kobayın bu tecrübeyi gerçekten yaşamış olabileceğini gösteriyor. Fakat başta da söylediğimiz gibi, bu bir astral seyahat değil. Bu gidişat bilim insanları tarafından “nörolojik mekanizmalar tarafından ortaya çıkabilen bir tip sanrı” şekline belirleniyor.
Etkileşimler genel olarak beynin sol lobunda hakikatleşiyor. Sol beyindeki bütünleyici motor bölgesi F, supramarginal gyrus D,F ve posterior, superior, temporal gyrus bu etkileşimlerde rol oynuyor. Son iki görüntüdeki temporal ve parietal lobun işlevlerinin üst üste binmesi, beden dışı tecrübenin neticeyi.
Tecrübe sırasında beyincikte de B,D,E etkinleşim kollanıyor. Bu da, kobayın beden dışında hareket tecrübeleriyle anlaşıyor.
Sol, orta ve superior orbital frontal gyri A,C,D,E bölgeleri faalleşmiş halde. Bu bölgeler hareket görüntülemekle alakalı bölgeler olduğu için kobayın iddialarıyla örtüşüyor.
Bu olguların netlik kazanabilmesi için beden dışı tecrübeleri olduğunu iddia eden diğer bireyler üzerinde de bu tip deneylerin yapılması gerekiyor. Tahlilcilere göre raporlanmamış buna benzer birçok olay olabilir.