Günümüzde artık bilimin ve rasyonel düşüncenin kıymetini hepimiz biliyoruz. Peki, öyleyse neden hurafelerimiz var? National Geographic‘in verdiği bilgiye göre 13’üncü cuma günü Amerika Birleşik Devletleri piyasalarında 800-900 milyon dolarlık bir kayıp yaşanıyor. Bunun sebebi ise insanların hurafeleri suratından o gün uçağa binmemeleri veya her zaman yaptıkları işleri yapmamaları.
Hurafeler sadece 13’üncü cumanın mukadderatsız olmasıyla sınırlı değil. Forbes mecmuasının araştırma sonuçlarından derlediği rapor, sansasyonel sonuçlar sunuyor:
Gallup araştırma firmayı, insanlara “Hurafeleriniz var mı?” sorusunun yöneltildiği bir araştırma hazırladı. Buna göre insanların yüzde 25’i bir şekilde hurafelerinin olduğunu söyledi.
Araştırmadan elde edilen başka sonuçlar da var. Buna göre insanların yüzde 24’ü nazardan korunmak için tahtaya vuruyor, yüzde 13’ü kara kedinin önünden geçmesinin nasipsizlik olduğunu düşünüyor, yüzde 12’si merdiven altından geçmiyor, yüzde 11’i ayna kırılmasının makûs talih olduğunu düşünüyor, yüzde 9’u da 13 sayısının talihsizliğine inanıyor.
Harris Poll işletmesinin yaptırdığı bir araştırma da insanların yüzde 75’inin mucizelere, yüzde 44’ünün hayaletlere, yüzde 31’inin cadılara, yüzde 31’inin astrolojiye inandığını söylüyor. National Opinion Research Center ise astrolojiye inanan bu yüzde 31’lik kesimin astrolojinin “bilimsel” olduğunu düşündüğünü aktarıyor. Oysa astrolojinin yoruma dayalı olduğunu ve bilimden farklı olduğunu unutmamakta fayda var.
Neden hurafelerimiz var?
Chicago Üniversitesi’nden davranış bilimci Jane Risen, hurafelerin sadece bireylerin ussal beceriksizlikleriyle ilgili bir şey olmadığını söylüyor. Zira insanların bir hayliyi fark farklı hurafelere sahip. Bu fertlerin hepsinin ussal bir mesele taşıdığını söylemek haksızlık olur. Reelinde neden hurafelere sahip olduğumuzu birkaç faktörle açıklamak mümkün.
Nobel ödüllü Daniel Kahnemann, hurafelerin kaynağında düşünce tembelliğinin yattığını söylüyor; “Olasılıklarla ilgili zorlayıcı düşüncelerdense hurafelere inanmak daha kolay.” Jane Risen da bu fikre katılıyor ve insanların hurafelerin doğru olmadığını bilmesine rağmen bunlara boyun eğdiğini söylüyor. Hakikat soru, neden hurafelere inanıyoruz? İşte birkaç olasılık:
– Bir Hayli insan neşe için hurafelere sahip. Rasyonel olmayan bazı şeylere inanmanın eğlenceli bir tarafı var.
– Hurafelere inanmak, bir şeyleri hakimiyet edebildiğinizi sanmanın en kolay yolu. Merdiven altından yürümediğimizde güvende olduğumuzu düşünerek olası zararları hakimiyet altına aldığımızı düşünüyoruz.
– Hiç kimse hurafelerinin doğruluğunu korunamaz. Hurafelerimiz sorgulandığında, hepimizin ilk söylediği şey, “Kaybedecek ne var ki” cümlesi olur. Oysa belki de hurafelerden kurtularak kazanacağımız şeyler olabilir.
Tehlikeli hurafeler
İlk bakışta hurafeler tehlikesiz, masum görünebilir. Hepimizin dile getirdiği “Kaybedecek bir şeyim yok ki” cümlesi, doğru olduğu kadar yanlış bir ifadeyi de barındırıyor. Örneğin, eğer mucizelere inanıyorsanız, bu sizi pasif bir insana dönüştürebilir, maksatlarınız için çaba harcamaktan alıkoyabilir.
Nazardan korunmak için tahtaya vurmak ne kadar zararsız gibi görünse de siz siz olun, rasyonel düşünceden uzaklaşmayın.