Günlük hayatın bitmek öğrenmeyen koşuşturması, hazırlanması gereken raporlar, yetişilmesi gereken buluşmalar, konutta bizi bekleyen bir istif iş derken hepimiz sanki bir girdap içinde boğuluyoruz. Sırtımızdaki tüm bu yüklerden kurtulup efor da olsa bir an olsun düşünme fırsatını tuttuğumuzda çoğumuz kendimizi hayatın anlamını sorgularken buluruz. Hayatımıza bir çekidüzen verme ve anlam katabilme noktasında ise, çözümü çok da uzaklarda aramaya hiç gerek yok. Çözümü kendi içinizde bulabilirsiniz. Hayatınızı dönüştürmenize dayanakçı olacak Budist öğretiler de bu yolda size kılavuzluk edecek…
- Duyarlı olun
Duyarlılık, Budizm’de en çok değer verilen kalitelerden biridir. Genel anlamda duyarlılık, tüm dünyaya destek edecek ve göstermemiz gereken bir histen daha aşırısıdır. Manevi duyarlılık, huzuru kendi içinde bulmak anlamına kazanç. Kendinizi bağışlamayı bilin ve insan olduğunuzu kabul edin. Böylece derin yaralarınızdan sıyrılıp efor gidişatlardan kendinizi kurtarabilirsiniz.
Duyarlılık; insanların sergilediği birtakım tutumlara anlam vermemizi sağladığı için, devamlı olarak başkalarının tavırlarını kavramak için sürüklediğimiz akılsal işkenceden bizi kurtarır. Öte yandan, duyarlılık göstererek diğer insanlara tüm kalbinizle bağlanmanız, sizin için muhteşem bir neşe kaynağı olabilir.
- Başka insanlarla bağ kurun ve bu bağları güçlendirin
Büyük uyanışı asıllaştırmak için ortak bir emel çevresinde, barış içerisinde tüm insanlık ismine çabalayan rahibe, rahip, kadın ve erkek topluluğuna Budizm’de “sanga” denir. Sanga prensibini kendi hayatınızda bir hayli biçimde uygulayabilirsiniz. Sanga, tama fertsel “ifadelerle” bir bakış açısı getirerek hayata bakmaktır.
İnsanlarla bağ kurmanın eforunu tümüyle fark edin. Bu farkındalık içerisinde yaşayarak ve mevzubahisi ilişkileri uygun bir şekilde güçlendirmeye çalışarak, uzun vadede tüm bu mücadelelerinizin meyvesini toplayacağınız bir hayata sahip olabilirsiniz.
- Uyanın
Hayatınızın her hatıranın farkında olduğunuz bir hayat sürün. İsmini her ne koyarsanız koyun, büyük farkındalık veya dikkatlilik hayatınızın her bir noktasını her biçimde değiştirir. Günlük hayatınızda geçen her bir saniyenin farkında olarak yaşamaya gayret edin ve şahsi gayretlerinizi bir kenara vazgeçin. Huzuru ve neşeyi keşfedin. İçinde bulunduğunuz anın tamamen farkında olarak yaşarsanız, hayattan oldukça ehemmiyetli dersler almanız muhtemel.
- Derin yaşayın
Reel huzura ve mutluluğa giden yol, hayatın değerini tüm kalbinizle fark ettiğiniz derin bir yaşam sürmekten geçiyor. Bunun için de tamın parçalarını, her şeyin nasıl da birbiriyle bağlı olduğunu görmeniz ve devamlı bir mutasyon içerisinde yok olan her şeyin değişik şekillerde tekerrür alana geldiğini fark etkeniz gerek. Böylece hayatın her anından zevk alır, en sıradan işlerde dahi huzuru bulursunuz. Ayrıca, makûs tecrübelerinizden pozitif dersler çıkarabilirsiniz.
- Kendinizi ve dünyayı değiştirin
Kendinize destek etmeden evvel kimseye kolay kolay destek edemezsiniz. Hepimiz birbirimize bağlıyız. Bu sebeple evvel kendinize dayanakçı olarak, geriye kalan tüm insanlar üzerinde sabrederek artan pozitif bir tesir vazgeçebilirsiniz.
Dünya üzerinde bir tesir vazgeçmek istiyorsanız “siz veya onlar” diyerek kendinizi boş yere aldatmayın. Çevrenizdekilere destek etmek ismine kendinizi paralamanıza da gerek yok zira “siz” ve “onlar” arasında hiçbir ayrım yok gerçeğinde. Kendinize değer verin ve yaşam şeklinizle başkalarına misal olun.
- Vefatı kabullenin
Vefat, çoğu zaman tabudur. Ne zaman bahsi geçse mevzuyu kapatmak için elimizden geleni yapmakla kanaat etmez, sanki yokmuş gibi davranırız. Hâlbuki fani olduğumuzun farkına varmak ve vefatın tabiatını derinden kavramak huzuru bulmamıza dayanakçı olacak iki şeydir.
- Yediğiniz nimetlerin bedelini öğrenin
Gıdalarla aramızdaki ilişkiyi dönüştürmek, tüm yaşamımızı dönüştürmenin anahtarıdır. Soframızdaki nimetlerin farkına vararak, tabağımızdakilerin muhtelif unsurların toplanması neticeyi önümüze gelmesi gibi hayatımızın da birbiriyle iletişimli koca bir sistem olduğunu fark edebiliriz. Bu sayede gıdalarla bağınızı güçlendirip her öğün için şükretmekle kalmaz, hayattaki alıngan balansa saygı dinlemeyi de bilirsiniz.
- Vermeyi öğrenin
Vermek, yılbaşı veya doğum günü hediyesi vermekten daha aşırısıdır; her bir gün verdiğimiz ama pek de hediye olarak görmediğimiz hediyelerle doludur gerçeğinde. Budizm’e göre hayat devamlı bir alışveriş halidir. Bunu fark etmemiz neticesinde, içinde bulunduğumuz dünyada huzuru bulmanın yanı gizeme sevgi, şefkat ve varlığımız gibi kendi içimizdeki muhteşem hediyeleri her an paylaşabileceğimizi görürüz.
- Benliğinizi susturun
Maneviyatı keşfetmemizdeki en temel manilerden biri ne midir? Tabii ki benlik. Zira benlik, kendinizi ayrı bir benlik olarak görmenize neden olarak, varlığınızın temelinden sizi sürükleyip koparır. Benliğinizi susturmak zaman alabilir, ne de olsa bunca yıldır etle tırnak gibi hep birlikte olmuşsunuzdur. Ancak huzurlu bir hayat için bunu muvaffak olmak oldukça lüzumludur.
- İçinizdeki 3 zehri akıtın
Hayat, sıhhatsiz bir hayat sürmemize neden olan, dolayısıyla bizi huzur, neşe ve daha fazla farkındalıktan alıkoyan makûsluklarla dolu. Bunların arasında ise şu 3 zehir en güçlü olanları:
Hırs
Nefret
Vesvese
Bu üç zehri kabullenmektense, hepsini hayatınızdan çıkarın.
- Doğru işlerden uyumunuzu sağlayın
Uyumumuzu “şuurlu” veya ne yaptığımızın farkında olarak sağlamalıyız. Bu ise genel anlamda başkalarına hasar verecek hizmetlerden sakınmak, silah veya uyuşturucu gibi hasarlı şeyleri satmamak demektir.
Ancak daha da aşırısı var. İki noktaya dikkat etkeniz gerek: Huzuru keşfetmenizi yasaklamayan bir iş ile uyum sağlamak ve başkalarının huzura ermesini yasaklamayacak bir işle uyumunu sağlamak…
- Kendinizi hiçbir şeye bağlamayın
Bağlı olmamak, dostlarınızı ve ailenizi terk edip hayatınızın geri kalanı süresince yalnız yaşamak değildir; hayatın natürel akışı içerisinde bir yandan aile kurarak ya da çalışarak çağdaş bir hayat yaşarken, öte yandan tüm bu şeylerin hiçbirine bağlı olmamak demektir. Kısaca, hayatta her şeyin fani olduğunu fark edip kabullenmek ve bu yönde bir yaşam sürmek demektir. Bu farkındalık mevkisine vardığınızda, hayattaki arzularınızın tutsağı olmadan hayatı gerçekten de dolu dolu yaşayabilirsiniz.
Tüm arzu ve duygularımız o anki tesirini yitirip dindiğinde ve yolumuzda hiçbir akılsal mani kalmadığında, yaralarımızın kendiliğinden iyileştiği, huzur ve neşe içinde yaşayabileceğimiz natürel bir süreç başlar.