CİLT LEKELERİNİ VE İZLERİ SİLMENİN TAM ZAMANI
Yaz mevsiminde güneş ışınlarının daha dik açı ile daha uzun mühlet yeryüzüne ulaşması nedeniyle bedenimiz ağır biçimde ultraviyole ışınlara maruz kalıyor. Bu durumda bedenimizin korunma düzenekleri devreye giriyor ve hücrelerimizi korumak için cildimizin renk veren hücreleri yani melanositleri uyarıyor. Bu ikaz ile cilt rengimizi oluşturan melanin sentezi artıyor. Fakat bu süreçte bedenin korunması için üretilen melaninin fazla sentezlenmesi ile çil yahut gebelik maskesi üzere bir kadro leke hastalıkları ortaya çıkabiliyor. Leke ve izlerden kurtulmak için lazer tedavi uygulamalarının kış mevsiminde yapılması daha uygun oluyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Didem Kazan, leke ve izlerden kurtulmanın yollarıyla ilgili bilgi verdi.
UV maruziyeti ciltte lekelere neden olabilir
Yaz aylarında cildin UV ışınlarına maruziyetinin artmasıyla birlikte lekeler ortaya çıkarken, kısa müddetli ve ağır UV maruziyeti sonucunda ise cilt yanıkları gelişebilmektedir. Bu durumda uygun medikal tedavi kullanılmazsa tekrar ciltte leke kalabilmektedir. UV ışınları akne vulgaris yani sivilce, rosacea yani gül hastalığı ve egzama üzere kimi dermatolojik hastalıkları da tetikleyebilmektedir. Bu tablolarda gerçek medikal tedavi kullanılmazsa maalesef yeniden cilt lekeleri görülebilmektedir.
Leke tedavileri için kış ayları öneriliyor
Kış ayları, UV maruziyetinin yaz devrine nazaran azalması nedeniyle dermatoloji uzmanlarının leke tedavisini en çok önerdiği periyottur. Derinin üst katmanını tutan yüzeysel lekeleri olan açık ciltli hastalarda soyucu özellikte krem ya da serumlar yahut yüzeysel-orta tesirli peelingler kullanılabilmektedir. Lakin daha koyu ciltli hastalarda ise bu tahriş edici, soyucu tedaviler yerine daha çok güç bazlı sistem tedavileri, lazer tedavileri öne çıkmaktadır. Bu gayeyle en çok kullanılan lazer sistemlerinden biri Q anahtarlı NdYAG lazerlerdir. 1064 nm dalga uzunluğunda ve nanosaniye müddetli atım yapan bu lazerler derinin üst ve orta katmanındaki melanini hedeflemekte ve etraf dokuya ziyan vermeden melaninin parçalanarak uzaklaşmasını sağlamaktadır. Zıt tesir olarak lekelenmeye yol açma risklerinin öteki tahriş edici ve soyucu tedavilere nazaran düşük olması sayesinde bilhassa gebelik maskesi (melasma) başta olmak üzere solar lentigo yani güneş lekesi, doğumsal kahverengi lekeler (cafe au lait) ve yaş beni (seboreik keratoz) üzere leke hastalıklarının birçoklarında düşük atımlı Q anahtarlı Ndyag lazer kullanılabilmektedir. Bu lazer sistemi leke hastalıklarına ek olarak dövme ve kalıcı makyaj içerisindeki siyah pigmentin parçalanması yolu ile istenmeyen dövmelerin silinmesinde, tüylerdeki melaninin parçalanması ile istenmeyen tüylerin sarartılmasında, mantar sporlarındaki pigmentin parçalanması ile tırnak mantarı tedavisinde, yağ bezlerinde yağ salgısını azaltması sayesinde akne-sivilce tedavisinde de kullanılabilmektedir. Kimi lazer aygıt sistemlerinde Q anahtarlı NdYAG atıma ek olarak hem kısa hem de uzun dalga NdYAG atım yapabilen kombine aygıt sistemi de bulunmaktadır. Bu sayede leke sorunlarına ek olarak kılcal damar çatlamaları, ince varisler, damarsal doğum lekeleri, rosacea (gül hastalığı) üzere damar hastalıklarının tedavisinde de kullanılabilmektedir.
NdYAG Lazer ile izler de tedavi edilebiliyor
Geçirilen şiddetli akne sonucu gelişen akne çukurcukları yani akne izlerinde, operasyon ya da sezaryen sonucu gelişen izlerde ve çatlak (stria) tedavisinde de birçok farklı tedavi ile kombine edilmekle birlikte Q anahtarlı NdYAG lazerler de kullanılmaktadır. Lakin burada özel olarak fraksiyonel başlık dediğimiz derinin bir kısmında denetimli hasarlandırma yaparken komşu deri alanını atlayan bu halde daha kolay bir düzgünleşme süreci oluşturan başlık kullanılmaktadır. Bu başlık birebir vakitte yüzdeki ince kırışıklıkların açılmasında anti aging- yaşlanma aksisi bakımda da kullanılmaktadır. Fraksiyonel başlıkta farklı olarak süreç sonrası 10 gün sürebilen kabuklanma görülebilmektedir. Bu düzgünleşme periyodunda uygun yara bakım tedavilerinin uygulanması sürecin muvaffakiyetini epeyce etkilemektedir. Fraksiyonel başlıklı lazerlere ek olarak bu izlerin küçülmesinde altın iğne olarak da bilinen fraksiyonel radyofrekans süreçleri de kullanılabilmektedir. Bu süreç ile cilt altına altın kaplı iğneler ile belirli oranlarda radyofrekans gücü gönderilip cilt altı dokuda kollajen sentezi uyarılmaktadır. Böylelikle süreç uygulanan bölgede sıkılaşma, izlerde küçülme hedeflenmektadir. Uygun endikasyon durumlarında hem fraksiyonel CO2 lazer, hem fraksiyonel Ndyag lazer hem de altıniğne radyofrekans süreçleri tek başına ya da öbür tedaviler ile kombine olarak uygulanabilmektedir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
