Hepimizin çocukluğunda hoş anılar kadar üzücü vakalar, travmatik vaziyetler de olduğu kesin. Doğduğumuz andan itibaren kendimizi tanımaya, öteki insanlarla kaynaşmaya başlıyor ve iyi-makûs bir hayli tecrübe biriktiriyoruz. Tüm bu yaşadığımız tecrübelerin gelişmemize katkı sağladığı su götürmez bir hakikat ancak bazen bu tecrübeler bizi geliştirirken bir yandan da içimizde kapanmayan yaralar açabiliyor ve çocukluk travmaları yaşamımızda derin bir yer kaplayabiliyor.Çoğumuzun hayatta yüzleştiği fobilerin altında belki de seneler evvel yaşanan bir vakadan beslenen kocamanlı küçüklü travmalar bulunabiliyor. Terk edilmekten korkmak, beğenmekten / beğenilmekten korkmak, insanlarla yakınlaşmaktan korkmak, aşık olmaktan korkmak, konfor alanından çıkmaya korkmak, başkalaşımdan korkmak veya çok daha aşırısı… Tüm bu fobiler, hayatımızda ilerlemek istediğimizde bizi geride yakalayabiliyor. Belki de uzun senelerdir içimizde taşıdığımız için varlıklarını, orijinlerini unuttuğumuz yaralar; bizim, yaşamımızın, tüm sistemimizin parçalamaz bir parçasıymış ve onlarla yaşamak zorundaymış gibi sezmemize neden olabiliyor. Oysa ki bu yaralardan iyileşmek, gelişmeye, büyümeye, ilerlemeye devam etmek için hepimizin cesaret gösterip atması gereken büyük bir adım.Kendimizi şahsi gelişime ve ruhsal uyanışa adadığımızda o çocukluktan beri içimizde taşıdığımız ve bizi bir hayli şeyden geride yakalayan yaraları birer birer bulup iyileştirebiliriz.
Yaraların tüm tabakalarını ceddip sonunda özümüzü şifalandırabiliriz. İçimizdeki kırık parçaları alıp kendi tamımızı çok daha güçlü bir biçimde yaratabiliriz.Başkalarıyla olan ilişkilerimizi etkileyen, sevgi kavrayışımıza balta vuran, belki de kendimizi değersiz sezmemize neden olan o fobiler, yaralarımızın en güçlü yapıtı gibi görünüyor olsa da biz yaralarımızdan çok daha güçlüsurat ve onları iyileştirerek korkularımıza temizleyebiliriz. Belki karşılık bulamamış çocukluk gereksinimlerimiz, ebeveynlerimizin sevgisizliği, ilkokuldaki zorba dostlarımız, geliştiğimiz kavrayışsız civarlar veya çok daha aşırısı, bugün insanlara yanaşmamızı, güçlü bağlar kurmamızı, dolu dizgin aşk yaşamamızı, daha büyük zaferler elde etmemizi, başkalaşımdan korkmadan ilerlememizi yasaklıyor olabilir. Öyleyse, artık tüm bu döngüyü yıkmanın, yaraları iyileştirmenin bütün zamanı.