Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın son Para Politikası Kurulu (PPK) kararını yarın açıklayacak. Anketlerde 150 baz puanlık indirim fiyatlanırken uzmanlar iç talepte yeterli soğuma olmaması, dezenflasyon görünümünün 2026 yıl sonu tahmini yüzde 16 hedefinden olumsuz olması nedeniyle toplantıda pas geçmenin ya da 100 baz puanlık indirimle devam edilmesi gerektiğini vurguladı.
Ekonomim’den Şebnem Turhan’ın haberine göre, Merkez Bankası’nın bu yıl sonu için enflasyon tahmini yüzde yüzde 31-33 aralığında 2026 sonu içinse yüzde 13-19 aralığında bulunuyor, 2026 ara hedefi ise yüzde 16 olarak belirlendi. Merkez Bankası enflasyon gerçekleşmelerini, ana eğilimini ve beklentilerini göz önünde bulundurarak ara hedeflerle uyumlu biçimde dezenflasyonun gerektirdiği parasal sıkılığı sağlayacağını sık sık vurguluyor. 2025 ara hedefi yüzde 24’e ulaşmak ise mümkün görünmüyor. Merkez Bankası ara hedeften sapmanın nedenlerini 2026 yılının ilk Enflasyon Raporu’nda açıklayacak. Ayrıca yıl sonunda enflasyon hedefinin neden tutmadığına ilişkin hükümete mektup gönderecek.
Bu yılın son PPK’sına yönelik Reuters’in anketinde 100 baz puanlık indirim öne çıktı. Reuters anketine katılan 15 ekonomistin tahminlerin medyanı politika faizinin 100 baz puan ile yüzde 38.5’e düşürüleceğine işaret etti. Sekiz katılımcı 100 baz puan, beş katılımcı 150 baz puan iki katılımcı 200 baz puan faiz indirimi beklediklerini belirtti.
2026’da 1050 baz puanlık indirim beklentisi
TÜFE kasımda gıda desteğiyle yıllık yüzde 31,07 artarken, aylık yüzde 0,87 yükseldi. Kasımda tüketici enflasyonu beklentilerin altında kalırken eylül ve ekimdeki beklentilerin üstende gelen artışların ardından yıllık enflasyonda düşüş hızlandı. Reuters anketinde yer alan 2026 yılsonu tahminlerinin medyanına göre TCMB gelecek yıl da faiz indirim döngüsüne devam ederek politika faizini yüzde 28 seviyesine düşürecek. Bu da aralık ayındaki indirim ardından önümüzdeki yıl yaklaşık 1.050 baz puan daha indirim beklentisi olduğunu gösteriyor.
Matriks Haber’in beklenti anketi 27 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı. Matriks’in anketinde ekonomistlerin medyan beklentisi politika faizinin 150 baz puan indirilerek yüzde 39,5’ten yüzde 38 düzeyine çekilmesi yönünde oluştu. Ankete katılan 27 ekonomistin 9’u politika faizinde 100 baz puan, 11’i 150 baz puan ve 7’si 200 baz puan indirim beklediğini ifade etti. 2026 yıl sonuna ilişkin tahmin veren 23 ekonomistin medyan beklentisi ise yüzde 28 seviyesinde gerçekleşti. 2026 yılına ilişkin beklentiler yüzde 25 ila yüzde 31 aralığında yer aldı.
Uzmanlar 100 baz puanlık indirime daha yakın. Enflasyonun gıda sürpriziyle aşağı yönlü sürpriz yaptığı ve ana trendde net bir iyileşme olmadığına işaret eden uzmanlar 2026’nın enflasyon görünümü için büyük belirsizliklere gebe olduğuna vurgu yaptı. Bu nedenle 2025’in son toplantısında Merkez Bankası’nın temkinli ve ihtiyatlı davranabileceğine yönelik beklentilerinin güçlendiğini belirten uzmanlar kredi kısıtları sürdüğü sürece 100 ya da 150 baz puanlık indirimlerin sembolik kalabileceğini kaydetti.
CDS son üç ayda 40 baz puan düştü
Kasımda tüketici enflasyonu gıda kaynaklı yüzde 1’in altına inse de arındırılmış veri artışın yüzde 1,5 olduğunu gösterdi. Reuters’in analizine göre TCMB 2026 sonunda enflasyonı yüzde 16 ara hedefine ulaştıracak para politikası taahhüt ederken, piyasa enflasyonun yüzde 20’nin altına ineceğine ihtimal vermiyor. Bu nedenle son olarak 100 baz puana kadar yavaşlayan faiz indirim döngüsünün benzer ya da sınırlı sınırlı hızlanarak devam edebileceği beklentisi bulunuyor.
Öte yandan Türkiye’nin 5 yıllık CDS’leri de 230 baz puanın da altına inerek 2018 Mayıs’tan bu yana en düşük seviyede seyrediyor. S&P Global Market Intelligence verilerine göre, Türkiye’nin 5 yıl vadeli borcunu ifl asa karşı sigortalamanın maliyetini gösteren CDS son üç ayda 40 baz puan düştü.
Uzmanların beklentileri
“Pas geçmeli kredi kısıtları sıkılaştırılmalı”
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, “İç talep enflasyonu hedeflere götürecek derecede soğumuyor. Merkez Bankası bu durumda ne yapmalı diye sorarsanız, Merkez Bankası yüzde 16 hedefinde samimi ise enflasyon en az 3 ay üst üste mevsimsellikten arındırılmış olarak yüzde 1,5’in altına düşene kadar indirim yapmamalı. Kredi kısıtlarını daha da sıkılaştırmalı. Ne yapacak diye sorarsanız, muhtemelen aralıkta faizi 150 baz puan indirecektir” dedi.
“Merkez Bankası temkinli davranabilir”
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat, “Şu ortamda faiz indiriminin sembolik bir anlamı var. İndirim için piyasa beklentisi 150 baz puan ben 100 baz puan olabileceğini düşünüyorum. Önümüzdeki ocak-şubat ayları enflasyon bakımından çok karışık. Öncelikle asgari ücret zammı gelecek, yüzde 25 tahmini olsa da her koşulda enflasyonist etki olacak. TÜİK enflasyon yöntemini değiştiriyor ocakta. Şubat başında ocak enflasyonunda göreceğiz değişiklikleri o da kafa karışıklığı yaratacak. Yeniden değerleme oranı yüzde 25 ama cumhurbaşkanı aşağı yönde azaltacak mı belli değil. Bu nedenle enflasyon tarafında yeni yıla yönelik çok belirsizlik var. Ayrıca Hazine’nin 1.2 trilyonluk ödemesi var ocak-şubatta. Bu 30 milyar dolar seviyesinde ödeme likidite yaratacak ve bu likiditenin tüketime gitmesi kaçınılmaz. Tüm bunlar Merkez Bankası’nı tedirgin eder. Bu nedenle yarın 100 baz puan indirim yaparsa şaşırmam. Temkinli gidebilirler. Zaten 100 baz puan da olsa 150 baz puan da olsa kredi faizlerine yansımıyor. TL cinsinden kredilerde musluklar kapalı. Merkez bankacılığı açısından baktığımızda ciddi bir likidite bolluğu yaşanacak borç ödemelerinden. O tüketime gidebilir enflasyonı ocak-şubatta yüksek tutabilir. Son haftalarda ekonomi yönetiminden gelen sıkı para politikası sürecektir sanki merkezin ölçülü temkinli gideceğinin sinyali olabilir” ifadelerini kullandı.
“100 baz puan indirim daha sağlıklı olur”
Deniz Yatırım Strateji ve Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Orkun Gödek ise “TCMB ile piyasa beklentileri arasında politika faizinin adım büyüklüğüne yönelik makasın açıldığı bir süreç söz konusu. Son iki toplantıda bu eğilim yeniden belirdi. Ekim ve aralık toplantılarında enflasyonun seyri kaynaklı piyasa işlemcilerinin beklentileri de ayrışıyor. Açıkçası bunun sağlıklı olmadığı kanaatindeyim. Geride kalan iki yılda büyük oranda TCMB’nin bir sonraki hamlesine yönelik beklentiler konsensüs şeklinde oluşuyordu. Zararı da olmadı. Eğer ayrışma var ise kurulan iletişim, yapılan yönlendirme ya da PPK metinlerindeki mesajlardan birisinde eksiklik olduğu düşünülebilir Elbette aralarda sapmalar olmakla birlikte, bu tarz bir riskin 2026’nın ilk yarısında da devam etme ihtimali düşük değil. Bunu biraz da manşet enflasyonun seyri ve tahinlere ulaşım belirleyecek. İndirim beklentim mevcut. 100bp ile devam edilmesini çok daha doğru ve sağlıklı buluyorum. Gerekçem ise, 2026’ya dair enflasyon beklentilerinin ocaktaki zamlar öncesi ve ilk çeyrekte bozulmaması, mümkünse çıpalanması. Politika faizindeki indirimler bankacılık sektörü üzerinden reel sektörün maliyetlerine doğrudan yansımıyor. Burada en önemli etkenlerden birisi devam eden regülasyonlar. Dezenflasyon süreci açısından büyük oranda doğru. Ancak, aynı zamanda, faiz adımına yönelik tartışmaları da anlamsız kılıyor. Çünkü hamlelerin yansıması tek bacaklı oluyor; maliyete, yani mevduat tarafına. Gerçi son dönemde bunun da sınırlı kaldığını gördük. Orada da regülasyonların etkisi söz konusu. Gelecek yılın son çeyreğinden önce majör bir değişiklik beklentim bulunmuyor. PPK’nın enflasyon ve büyüme verilerinin ardından makro çerçeveye dair yapacağı değerlendirmelerin detayına göre para politikasının geleceği için düşünceler ya biraz netleşecek ya da ayrışma devam edecek” açıklamasını yaptı.
“100 baz puan indirim yapılmalı”
QNB Türkiye Ekonomisti Deniz Çiçek’in açıklaması şöyle:
“Perşembe günü açıklanacak Para Politikası Kurulu (PPK) kararı önemli olacak. Politika faizi yüzde 39,50 seviyesinde bulunuyor. Temmuz toplantısında 300, eylülde 250 baz puan faiz indirimi yapan PPK, enflasyondaki düşüşün yavaşlaması gerekçesiyle ekim ayında indirim adımını 100 baz puana düşürmüştü. Bu toplantıda da 100 baz puanlık faiz indirimi bekliyoruz. Matriks anketine göre piyasa beklentisi 150 baz puan indirim yönünde oluştu. TCMB faiz indirim adımlarının, enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı bir yaklaşımla belirleneceğini vurgulamaktadır. Son toplantıdan bu yana olan gelişmelere bakıldığında, Kasım ayında enflasyon gerilese de bunda işlenmemiş gıda fiyatlarının düşmesi temel belirleyici olmuştur. Mevsimsel etkiler arındırıldığında hizmet enflasyonunda iyileşme olmazken, C endeksine göre çekirdek enflasyon yükselmiştir. Enflasyonun ana eğilimi uzun süredir aylık yüzde 2 oranı civarında seyretmektedir ki, bu da TCMB’nin hedeflediği enflasyonı 2026 sonunda yüzde 16’ya yaklaştıracak bir dezenflasyon patikasıyla uyumsuzdur. Bu doğrultuda, enflasyon eğiliminde belirgin ve kalıcı bir değişim olmadığından faiz indirim adımının büyüklüğünde de değişiklik beklemiyoruz”
















