Ebeveynlerin çocuklarıyla olan irtibatları zaman içinde natürel olarak metamorfoza uğrar. Çocuklar emeklemeye başlar, yürürler, mektebe giderler derken ergenliğe girerler; hem onlar hem ebeveynler için zorlayıcı yıllar geçer ve 18 yaş zamanı kazanç çatar. 18 yaş ve onu takip eden birkaç seneyi de içine alan, literatürde adult children olarak belirlenen yetişkin çocukluk yarıyılı birliktesi bir hayli değişikliği de getirir. Yetişkin çocukların kimi aile evinde kalmaya devam eder, kimi taşınır gider ama ebeveyn-çocuk irtibatı her iki gidişatta da büyük bir imtihandan geçer. Ebeveynler çocuklarının büyüdüğünü kabullenmek istemezken yetişkin çocuklar da artık kendi kararlarını verebilecek yaşta olduklarının altını çizmek isterler. Haliyle ebeveyn-çocuk ilişkisindeki boşluk giderek büyür; bağlantılar eksantrik bir hal alır.
Çocuklar büyüdükçe ebeveynleriyle olan irtibatları neden değişir?
Ebeveynler yaş alıyor, çocuklar büyüyor, ergenlik bitiyor ve yetişkinliğe geçiş başlıyor. Haliyle bu metamorfoz süreçlerinde ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkiler de kısmetini alıyor. Peki, neden bağlantı sekteye uğruyor, ne oluyor da konuşmalar biçim değiştiriyor, zorlaşıyor?
- Jenerasyon farkı
Teknoloji süratle ilerliyor, alışkanlıklar değişiyor, yeni jenerasyonun maruz kaldığı her mevzuda kendini gösteren başkalaşımlar sürat kesmeden hayatlarında yer buluyor. X kuşağı, Y kuşağı, Z kuşağı derken aradaki fark git gide açılıyor; haliyle aynı dilden görüşebilmek ihtimalsiz hale geliyor. Ortak bir paydada hem yetişkin çocukları hem de ebeveynleri buluşturan diyaloglar kurabilmek fazlasıyla zorlaşıyor. Bu da aradaki bağlantının esrarengizleşmesine ya da işlevsiz hale gelmesine neden olabiliyor.
- Herkesin kendi dünyasında olması
Yaş ilerledikçe herkesin mesullükleri, iş yükü, deneyimleri, duygusal-sosyal ve eşi birikimleri artıyor; kısacası hem çocuklar hem de ebeveynler kendi dünyalarındaki işleri yoluna koymaya çalışırken birbirlerinden istemeden de olsa uzaklaşabiliyor. Uzaklaştıkça aradaki duygusal mesafeler de sabrederek büyüyor ve güçlü bir bağlantı inşa etmek zorlaşıyor.
- Bağlantı marifeti yetersizlikleri
Bazı bireylerin bağlantı mevzusunda yeterince galibiyetli olamadıkları bir haylimizin bilindik olduğu bir gidişat. Kimi zaman partnerimiz, kimi zamansa iş dostlarımız için geçerli olabiliyor. Aynı gidişat, ebeveynler ve çocukları için de söylenebilir. Duygularını, düşüncelerini ifade etmekte zorlanan ya da anlamlı bir sohbet kuramayacağını düşündüğü için hiç konuşmamayı seçim eden bireyler haliyle işlevsel bir bağlantının da parçası olamıyor. Kısacası bireysel bağlantı marifeti değişiklikleri ebeveynler ve yetişkin çocukları arasında arzu edilen ilişkinin bir cinsli kurulamamasına neden olabiliyor.
- Ayrıntılardan yoksun baştan savma konuşmalar
Özellikle ayrı konutta yaşadıklarında yetişkin çocuklarla ebeveynler arasındaki sohbetler ‘hakimiyet etmekten’ yani ‘Asayiş berkemal mi; yani her şey yolunda mı?’ diye sormaktan öteye geçemiyor. Yevmiye hayatın telaşında birkaç dakika ayrılıp açılan telefonlardaki konuşmalar nasılsın, iş nasıl, hava nasıl ve eşi baştan savma suallerle şekilleniyor ve hem ebeveynlerin hem de yetişkin çocukların hayatlarında gerçekten neler olup bittiği meçhul kalıyor. Bu sebeple de ilişkiler derin, anlamlı, detaylı bir konuşmadansa havadan sudan sohbetlere dönüşüyor.
- Ebeveynlerin rol kaybı fobisi
Bazı ebeveynler kendilerini ebeveynlik rollerine gereğinden fazla kaptırabiliyor; yani anne-baba olduklarını her fırsatta çocuklarına sezdirmek için ekstra gayret harcıyor ve rollerinin tehlikeye girmemesi için çocuklarıyla olan bağlantılarını tehlikeye atmayı göze alabiliyorlar. Misalin, yetişkin çocuk annesiyle duygusal bir meseleyi paylaşmak isterken annesinin yalnızca dinlemek, yanında olduğunu sezdirmek ya da anlamaya çalışmak yerine öğüt vermeye kalkışması, çocuğun bir daha aynı cins bir paylaşımda bulunmak istememesine neden olabiliyor. Bu ve eşi vaziyetler sıklaştığında ebeveyn-çocuk bağlantıyı da sekteye uğrayabiliyor.
- Daha Önceki yaraların sarihe çıkması
Çocukken pek fark edilmeyen veya büyüme sancılarıyla uğraşırken yeterince üzerine düşünmeye, odaklanmaya fırsat bulunamayan bazı negatiflikler, yaş ilerledikçe gün yüzüne çıkabiliyor. Belki ebeveynlerin baskıcı tutumları, belki çocukluk travmaları, belki de sevgi beceriksizliği gibi yıkıcı duygu ve düşünceler yetişkin çocukluk yarıyıllarında çocukların ebeveynleriyle derin bir bağlantı kurmak istememelerine neden olabiliyor.