Ne kadar yasaklamaya çalışsanız da, zaman zaman kafanızda dönüp duran düşüncelerden ve zamanla içinizi kaplayan kabahatlilik duygusundan kurtulmakta zorlanabilirsiniz ve böyle zamanlarda sanki bir el sizi aralıksız alt sürüklüyor gibi sezersiniz. İşte bir haylilerine göre zafersizlik sonrasındaki ruh hali bütün de bu biçimde tasvir ediliyor. Ancak unutulmamalıdır ki zafersizlik ya da bir işin arzu edildiği gibi sonuçlanmadığını görmek, yaşamın sonu değil, bütün tersine yeni ve taptaze başlangıçların müjdecisidir… Gelin, zafersizlik travmasını geride vazgeçmenin yollarına bakalım beraber…
Duygu ve düşüncelerinizin egemeni olun
Unutmayın ki pozitif ya da negatif, tüm duygu ve düşüncelerinizin yaratıcısı sizsiniz! Bu surattan duygu ve düşüncelerinizi aralıksız değiştirmeye çalışmak yerine bu tepkilerin orijinlerine inin ve onları inceleme edin. Başka Bir Deyişle duygu ve düşüncelerinizi aralıksız başka formlara sokmaya çalışmak yerine, onları yerlerinde kabul etmeyi bilmeye çalışın. Bunu yapmak, kendi karakterinizle alakalı farkındalığınızı yükseltecektir. Başka bir deyişle, duygu ve düşüncelerinizin de tüm pozitif / olumsuz istikametleri ile sizin bir parçanız olduğunu öğrenmek ve buna inanmak, ileride yaşayacağınız galibiyetsizliklerin ardından kabahatlilik dinlemenizi ve yine başlamaktan kaçmanızı yasaklayacaktır.
Olumsuz kısır döngülere girmeyin
Gün içinde onlarca kere geçmişten getirdiğimiz deneyimleri geleceğe uyarlamaya çalıştığımızı görürüz. Başka Bir Deyişle aklımız, geçmişte yaşanan ve iz vazgeçen bir vakayı “ehemmiyetli” olarak işaretler ya da yaşanılan tecrübe dramatik ise beyin bu gidişatta fobi mekanizmasını devreye sokar ve böylece kendisini, gelecekte yaşanabilecek eşi hadiselere karşı gözeten bir kalkanın arkasına gizlemiş olur. Misalin:
Geçmişte yaşanan bir ilişkide kandırılan bir fert, değişik tüm ilişkilerinde de eş bir hadise yaşayacağını düşündüğü için insanlardan uzak durabilir. Bir imtihanı asla geçemeyen biri zaman içinde bu imtihanı asla geçemeyeceği görüşüye saplandığı için zekasına ket vurabilir. Ancak pek çok insanın yanıldığı nokta şudur ki, geçmişteki negatif tecrübelerin geleceğe aynı biçimde yansıması kaçınılmaz değildir. Başka Bir Deyişle geçmişte kandırılan bir şahıs, ilişki yaşamaktan ve aşık olmaktan sakınmak yerine geçmişteki ilişkisini inceleme etmeli, o ilişkiyi tek ve eşsiz bir parmak izi gibi konumlandırmalı ve gelecekteki ilişkilerini buna göre şekillendirmelidir. Ya da girdiği bir imtihanı bir cinsli geçemeyen talebe, her zamanki çalışma metodunu tamamen rafa kaldırarak yeni yollar sınamaktan çekinmemelidir. Zira bir insanın kendine yapabileceği en büyük makûsluklardan biri de olumsuz duygulardan oluşan bir kısır döngünün tutsağı olmaktır.
Kötümser döngülere girmemek, yine başlamanın ilk kaideyidir.
Süreç içinde ne kadar ilerlediğinizi gözlemleyin
Şayet “Şimdiki usum olsaydı…” diye başlayan tümceleri sık sık kuruyorsanız size iyi haberlerimiz var: Zira kendini geçmişteki haline göre daha şuurlu ve deneyimli sezmek şahsı yenilmişlik duygusundan gözeten güçlü bir silah gibidir. Şu iki suali kendinize sormaktan asla bırakmayın:
Geçmişte yapmaya yetkin olmadığınız hangi şeyler için bugün rahatlıkla “Yapabilirim!” diyorsunuz?
Geride kalan senelerde yaşanan acı / tatlı tecrübeleri şu an yaşasaydınız tepkiniz ne olurdu?
Bilinmeyenliğin içindeki hoşluğu görmeyi bilin
İnsanlığın en büyük defolarından biri de cihandaki hiçbir şeyin kesin olmadığını çok iyi öğrenmesine karşın, bilinmezlik gidişatından şiddetle sıkıntılılık dinlemesidir. Ancak sizi bekleyen meçhullüklerden korkmak yerine, safhanın çok iyi kurgulanmış bir kart oyunu olduğunu zannedebilir ve bu oyunun size yapabileceği sürprizlerin tadını çıkarabilirsiniz.
Yaşamın gri alanlarla ve sonunu asla kestiremeyeceğiniz öykülerle dolu olduğunu kabul ederseniz, kapkara bir gece gibi görünen galibiyetsizliklerin ardından güneşin bir reelini de özümseyebilirsiniz.