Gün içinde en halsiz sezdiğiniz anda burnunuza gelen taze kahve kokusu, sizi bir anda gevşetmiyor mu? Ya da apartmana girdiğinizde o içinizi okşayan portakallı kek kokusunun sizin dairenizden geldiğini gördüğünüzde içinizde acayip bir mutluluk oluşmuyor mu? Kokuların duygularımızla yakından ilişkili olduğu besbelli… Peki ya doğanın kokusu? Doğadaki kokuların sizi nasıl etkilediğini hiç fark ettiniz mi? Yağmurdan sonraki toprak kokusu, denizden gelen rüzgara karışmış yosun kokusu, taze biçilmiş çim kokusu… Kulağa da buruna da çok güzel gelmiyor mu?
Bir düşünün; otomobille uzun bir yolculuk yaparken yanından geçtiğiniz lavanta tarlalarının hafif aralanmış sırçadan giren kokusu, sizi oradan alıp apayrı bir diyara götürmüyor mu? Sanki o kokunun büyülü bir eforu varmış gibi… Ya da beklenmedik bir anda yağmur yağmaya başladığında topraktan gelen o koku, sanki sizi doğayla bütünleşmeye davet etmiyor mu? En sıkıldığınız anda kendinizi dışarı attığınızda ağaçların kokusu sizi hemen sakinleştirmeye başlamıyor mu? Bir Hayli araştırma, doğanın iyileştirici, iyi sezdirici eforunu sarihe çıkarıyor ve doğadaki kokuları neden hoşlandığımızı, bize ne bereketi olduğunu gösteriyor. Doğada daha fazla zaman geçirmenize neden olacak bir yazı okumak üzere olduğunuzu söyleyerek başlayalım. İşte doğadaki kokuların eforu:
Kan tazyikini düşürerek gevşeme sağlar
Doğayla iç içe olduğunuzda kendinizi çok daha rahat, rahatlamış, sakinlemiş sezdiğinizi fark etmişsinizdir. Bunun nedeni yapılan bir hayli bilimsel araştırmaya göre, doğadaki kokuların kan tazyikini düşürmeye dayanakçı olması. Bedeninizdeki kan tazyiki düşmeye başladığında, sezdiğiniz gerilim eksilmeye başlar ve kendinizi çok daha sakin sezersiniz. Özellikle hiddetli, agresif ya da asaplı olduğunuzda kendinizi doğanın eşsiz kokuları arasına vazgeçerek gevşeyebilirsiniz. Dalgaların kıyıdaki taşlarla buluşmasından çıkardığı ses ve usul usul esen rüzgarla beraber gelen denizin tuzlu kokusu, zati sakinleşmek için tek başına aşırısıyla yeterli değil mi?
Asap sistemini iyileştirerek stresi eksiltir
Çağdaş şehir yaşamında asap sistemimizin bir hayli açıdan hasar gördüğü kesin. Klakson sesleri, trafik, endüstriyel dumanlar, hengame ve hava lekeliliği… Hepsi asap sistemimize hasar vererek yaşadığımız stresin çoğalmasına neden olabiliyor. Araştırmalar, nebatlar ve ağaçlar tarafından dağılan uçucu yağların ve aerosellerin asap sistemini yatıştırarak stresi eksilttiğine dikkat sürüklüyor. Kendinize zaman yaratabildiğiniz her an doğaya kaçarak çiçeklerin, ağaçların, yaprakların, değişen mevsimin kokusunu içinize sürükleyebilir, kendinizi stresten temizletebilirsiniz. Şayet bunu kendiniz yapmazsanız, yakında hekiminizin yazdığı reçetede göreöğrenirsiniz. Dünya çapında tesirinin dağılması beklenen ama henüz Kanada’daki minik bir hekim grubu tarafından kabul gören bir uygulama var ki; hepimize gerekli. Bazı hekimler, doğayı reçete ediyorlar. Evet, doğru okudunuz. Sarih havada zaman geçirmenin stresi eksilten tesiri ve iyileştirilmiş ruh hali ile olan ilişkisi sayesinde hekimler hastalarına doğada zaman tüketmelerini söylüyor. Sizce de bir reçetede görülebilecek en harika ilaç, değil mi?
Bağışıklığı kuvvetlendirir
Stresin, bir hayli hastalığın kaynağında yer aldığı besbelli; migren hücumları, baş sızıları, adale sızıları, mide-bağırsak meseleleri… Doğadaki kokuların stresi eksilten tesiri, bu cins sağlık meselelerinin de ortaya çıkma tehlikesinin eksiltebiliyor. Bunun yanı gizeme, yapılan bir hayli araştırma doğadaki kokuların enfeksiyonla savaşmaya dayanakçı olan bağışıklık hücrelerini kuvvetlendirdiğine dikkat sürüklüyor. Öbür bir ifadeyle, doğanın kokuları yalnızca iyi, sağlıklı sezdirmiyor; aynı zamanda daha sağlıklı olmamız için de bedenimizi destekliyor. Kanadalı hekimlerin reçetelerine kulak vermek koşul. Bağışıklığınızı kuvvetlendirerek kendi sıhhatinizin hakimiyetini elinize almak istiyorsanız yağmurun, toprağın, ormanın, ağacın, çiçeğin, çimenin kokusundan yararlanmayı bilin ve her fırsatta kendinizi doğayla buluşturun.
Pozitif duyguları tetikler
Kent Üniversitesi Durrell Koruma ve Ekoloji Enstitüsü tarafından yürütülen bir araştırmaya göre doğada tecrübelenen kokular bizi daha mutlu ve sevinçli sezdiriyor. Özellikle, lekelilik ve istenmeyen kokularla çaba etmek zorunda kaldığımız şehir yaşamında, bize pak ve hoş kokulu bir civar sunan doğa, kendimizi içerisinde çok daha iyi sezmemize dayanakçı olurken modumuzu da otomatik olarak yükseltiyor. Araştırmalara göre, bedendeki kortizol seviyesini düşürmeye dayanakçı olan doğadaki kokular, iyi sezme halini çoğalıyor ve pozitif duyguları tetikliyor. Kendinizi makûs sezmenize fırsat vermeden doğanın pak, şefkatli ve sevgi dolu, sevinçli kollarına vazgeçebilirsiniz.
Çocukluk hatıralarını canlandırır
Bir çiçeğin, bir ağacın kokusu sizi hiç çocukluğunuzdan bir ana götürdü mü? Annenizle çiçek topladığınız bir zamana ya da ıhlamur ağacının altında reyin oynadığınız günlere? Yanıtınız evetse, yalnız değilsiniz. İster sahilin yosun kokusu, ister bir çiçeksi koku, sizi geçmişinize götürebilir. Birleşik Kraliyet’ta yapılan bir araştırmaya katılan katılımcılar, doğada zaman geçirirken dinledikleri doğa kokularının onlara çocukluk etkinliklerini andırdırdığını bildirdiler. Başka Bir Deyişle, doğadaki kokulara verdiğimiz tepkiler, o kokuların içimizde uyandırdığı hisler gerçeğinde sandığımızdan çok daha daha öncekilere sabrediyor. Çocukluğunuza özlem dinlerseniz en hoşlandığınız ağacın altında hayallere dalabilirsiniz.
Son olarak doğadaki kokuların eforu ile alakalı hali hazırda devam ediyor olsa da bir hayli analist muhtelif çalışmalarla sağlık alanında umut vadediyor. Tokyo’daki Nippon Tıp Mektebi’nda hijyen ve millet sıhhati kısmında çalışan immünolog Qing Li, doğadaki kokuların bağışıklık sistemini kuvvetlendirici tesiri üzerine çalışıyor ve kanserle savaşmaya dayanakçı olacak yeni hücrelerin yaradılışını tetikleyebildiğine dikkat sürüklüyor. Li, yürüttüğü çalışmalarından yola çıkarak kanserle başa çıkmak için özellikle ağaç kokularından faydalanabileceğini dikkat topluyor. Umuyoruz ki bu çalışmalar daha da kuvvetlenir ve kanserle çabada büyük ve ehemmiyetli adımlar atılabilir.
Size bir minik anekdot daha… Şayet, doğadaki kokuların sizde de pozitif duyguları harekete geçirdiğinizi öğrenmenize karşın bir cinsli doğayla baş başa kalmak için zaman ayıramıyorsanız, bunun da dermanı var. Bazı tahlilciler, doğanın kendisine gidemediğimizde, resimlerine bakmanın da beynimizi eş biçimde uyardığına ve çam, orman gibi doğaya ait kokuların doğanın içinde olmadan da koklanmasının hafifletici olabileceğine dair çalışmalarını sürdürüyorlar. Başka Bir Deyişle, elbette ki doğanın kokularını canlı canlı en derinlerinize kadar sürüklemeye benzemez ama bizce yeniden de sınanabilir; özellikle zamanınız gerçekten kısıtlıysa ve acilen hafifleyip iyi sezmeye gereksiniminiz varsa…